Finansal Kiralama (Leasing) Sözleşmesi Nedir?
Finansal kiralama sözleşmesi, kiralayan kişinin, kiracının talebi ve seçimi üzerine üçüncü bir kişiden veya bizzat kiracıdan satın aldığı veya başka suretle temin ettiği veya daha önce mülkiyetine geçirmiş bulunduğu bir malın zilyetliğini, her türlü faydayı sağlamak üzere bir kira bedeli karşılığında kiracıya bırakmasını öngören bir sözleşmedir.
Finansal Kiralama Sözleşmesinde Kiralayan ve Kiracı Kimdir?
Bu sözleşmeye kiralayan sıfatıyla taraf olabilmek için kiralayanın katılım bankası, kalkınma ve yatırım bankası veya da finansal kiralama şirketi olması gerekmektedir. Kiralayan, bu sözleşmede kira konusu malı üçüncü bir kişiden veya bizzat kiracıdan satın alarak bu mal üzerinden bir fayda elde etmek üzere malın zilyetliğini kiracıya bırakan taraftır. Kiracı ise bahse konu finansal kiralama işini kabul edeni ifade etmekte olup kiracı yönünden Kanun’da herhangi bir ayrım yapılmamıştır. Dolayısıyla gerçek veya tüzel kişi, tüketici veya tacir sıfatına bakılmaksızın herkesin kiracı sıfatıyla finansal kiralama sözleşmesine taraf olabilmesi mümkündür.
Finansal Kiralama Sözleşmesine Hangi Mallar Konu Edilebilir?
Finansal kiralama veya diğer adıyla leasing sözleşmelerinde, üzerinden kar elde edilecek bir mal söz konusudur. Kiralayan tarafından kiracıya bu malın sadece kullanım hakkı devredilmekte; malın mülkiyeti ise kiralayanda kalmaktadır. Bu mallar taşınır ve taşınmaz niteliğinde olabileceği gibi bilgisayar yazılımlarının çoğaltılmış nüshaları da finansal kiralama sözleşmelerine konu edilebilmektedir. Marka, patent gibi sınai hakların ise finansal kiralamaya konu edilebilmesi 6361 sayılı Kanun’da açıkça belirtildiği üzere mümkün değildir.
Finansal Kiralama Sözleşmesinin Kurulması, Şekli ve Tescili
Finansal kiralama sözleşmeleri, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu’nda düzenlenmiş olup niteliği gereği tipik kira sözleşmelerinden ayrılmaktadır. Bu sözleşmelerin geçerli olabilmesi için yazılı şekilde yapılması gerekmektedir. Bunun dışında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun usul ve esaslarını belirlediği şekilde bir bilişim veya elektronik haberleşme cihazı üzerinden de bu sözleşmelerin kurulabilmesi mümkündür. Sözleşmenin geçerli olabilmesi için noterde resmi şekilde düzenlenme zorunluluğu ise aranmamaktadır.
Finansal kiralama sözleşmelerinin niteliği gereği, kiralanan malın bir taşınmaz olması halinde tapu kütüğüne; taşınır niteliğinde olması halinde ise kendi ilgili siciline bu sözleşmenin şerh edilmesi ve ayrıca bu şerh işleminin Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Birliği’ne bildirilmesi gerekir. Kiralayan tarafından yapılması gereken bu bildirim akabinde finansal kiralamaya konu mal üzerindeki ayni hak iktisapları üçüncü kişiler tarafından kiralayana karşı ileri sürülemeyecektir. Zira Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Birliği tarafından tutulan kayıtlar aleni olup herhangi bir kimsenin Birlik tarafından kayıt altına alınmış bir mal üzerindeki zilyetlik durumunu bilmediğini iddia edebilmesi mümkün değildir.
Kiracının Sözleşmeden Doğan Hak ve Yükümlülükleri Nelerdir?
Finansal kiralama sözleşmelerinde kiracının öncelikli borcu, sözleşmeye konu kira bedelinin kiralayana ödenmesidir. Taraflar, işbu kira bedelinin tutarına ve ödemelerin ne şekilde yapılacağına sözleşme serbestisi çerçevesinde karar verebilirler. Bununla birlikte kiracı, kiralanan malı sözleşmede belirlenen şekilde ve sözleşmeye aykırılık oluşturmayacak bir biçimde özenle kullanmakla yükümlüdür. Ayrıca sözleşme süresince ilgili malın bakımından, korunmasından ve yapılacak her türlü masraftan kiracı sorumludur. Taraflar arasındaki anlaşmaya göre kiraya veren veya kiracı tarafından sigorta ettirilmesi zorunlu olan sözleşme konusu malın sigorta primlerinin ödenmesi de kiracının yükümlülüğündedir. Sözleşme süresi boyunca malın uğrayabileceği hasar ve kayıplar sigortadan karşılanmakla birlikte sigorta tarafından karşılanamayan zarar tutarının yine kiracı tarafından ödenmesi gerekmektedir.
Kiracının, 6361 sayılı Kanun’da düzenlenen yukarıda belirttiğimiz yükümlülüklerinin yanı sıra birtakım hakları da mevcuttur. Kiracı, sözleşmede hüküm bulunmasa dahi, kiracılık sıfatını veya sözleşmeden doğan hak ve borçları kiralayan yazılı izni ile bir başkasına devredebilir. Konut finansmanı kapsamında yapılan kiralamalarda ise kiracının, kiralayanın yazılı iznini almaksızın sadece bildirimde bulunmak kaydıyla malın zilyetliğini başkasına devretme hakkı bulunmaktadır. Ayrıca kiracıya, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi kapsamında düzenlenmek kaydıyla sözleşme konusu malı kira süresinin sonunda satın alma hakkı tanınması da mümkündür.
Kiralayanın Sözleşmeden Doğan Hak ve Yükümlülükleri Nelerdir?
Finansal kiralama sözleşmelerinde kiralayanın temel borcu, sözleşme konusu malın zilyetliğini kiracıya devretmektir. Sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça söz konusu malın sözleşme tarihinden itibaren en geç 2 yıl içerisinde kiracıya devredilmesi gerekmektedir. Malın istenilen zamanda kiracıya teslim edilmemesi halinde ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan borçların ifa edilmemesine ilişkin hükümler uygulanacaktır.
Kiralayanın 6361 sayılı Kanun’da düzenlenen yukarıda belirttiğimiz yükümlülüklerinin yanı sıra birtakım hakları da mevcuttur. Örnek olarak, kiralayanın, sözleşmede aksi düzenlenmediği sürece sözleşme konusu malın mülkiyetini bir başkasına devretme hakkı bulunmaktadır. Bu durumda kiralayan, bu devirden kiracıyı haberdar etmekle yükümlüdür.
Finansal Kiralama Sözleşmesinin Sona Erme Halleri Nelerdir?
Finansal kiralama sözleşmelerinin taraflardan birinin bildirimiyle veya da kendiliğinden sona ermesine ilişkin birtakım koşul ve sebepler bulunmaktadır. Uygulamada genellikle belirli bir süre için yapılan finansal kiralama sözleşmeleri, sözleşmede belirtilen bu sürenin dolmasıyla kendiliğinden sona erecektir. Tarafların, sözleşme süresinin bitiminden 3 ay önce yapacakları bir bildirim ile aynı şartlar altında veya da mutabık kalacakları yeni sözleşme hükümlerine göre sözleşmenin uzatılmasına karar verebilmeleri de mümkündür. Bunun dışında, kiracının ölmesi, iflası veya fiil ehliyetini kaybetmesi de finansal kiralama sözleşmelerini kendiliğinden sona erdiren haller olarak sayılmıştır. Sözleşmede aksi düzenlenmedikçe, kiracının tasfiye sürecinde olması ise sözleşmeyi kendiliğinden sonlandırmamakla birlikte kiracı tarafından bu hususta yöneltilecek bir talep üzerine sözleşmeye son verilebilmesi mümkündür.
Finansal kiralama sözleşmelerinin kendiliğinden sona ermesine ilişkin Kanun’da belirtilen bu sebeplerin yanı sıra taraflardan birinin yapacağı fesih beyanı ile de sözleşmeye son verilebilmesi mümkündür. Öncelikle kiracının, sözleşmede belirtilen kira bedelini ödemede temerrüde düşmesi ve kendisine verilen 30 günlük sürede yine ödeme yapmaması halinde kiralayanın sözleşmeyi fesih hakkı doğacaktır. Bununla birlikte taraflardan birinin sözleşmeden doğan yükümlülüklerine aykırı davranması ve bu aykırılık nedeniyle diğer tarafın sözleşmeyi devam ettirmesinin beklenemeyeceği hallerde yine fesih hakkının kullanılabilmesi gündeme gelecektir. Sözleşmenin sona ermesi üzerine sözleşme uyarınca mevcut olan satın alma hakkını kullanmayan veya da bu hak, sözleşme ile kendisine hiç tanınmamış olan kiracı finansal kiralama sözleşmesine konu olan malı geri vermekle yükümlüdür. Niteliği gereği tipik kira sözleşmelerinden ayrılan finansal kiralama sözleşmelerinin ileride mağduriyet yaşanmaması adına bir avukat tarafından hazırlanması önem teşkil etmektedir.