1) Riskli Yapı Nedir?
Riskli yapı kavramı, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un 2/1-d. maddesinde: “Riskli alan içinde veya dışında olup, ekonomik ömrünü tamamlamış olan ya da yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı ilmi ve teknik verilere dayanılarak tespit edilen yapılardır.” şeklinde tanımlanmıştır. Riskli alan ise yine aynı Kanun’da, zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan ve Cumhurbaşkanınca kararlaştırılan alan, olarak ifade edilmiştir. Bu tanımdan harekete bir yapının riskli yapı olabilmesi için;
- Riskli alan içinde veya dışında olması ve ekonomik ömrünü tamamlamış olması,
- Yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı ilmi ve teknik verilere dayanılarak tespit edilmiş olması, gerekmektedir.
2) Riskli Yapı Tespitini Kimler Yaptırabilir?
2.1) Yapı Malikleri Tarafından Riskli Yapı Tespitinin Yaptırılması
6306 sayılı Kanun’un 3/1. maddesinde: “Riskli yapı tespiti, yapı malikleri veya kanuni temsilcileri tarafından, masrafları kendilerine ait olmak üzere yaptırılır.” denmiştir. Bu tespitin yaptırılabilmesi için yapı malikleri veya kanuni temsilcileri tarafından Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca lisanslandırılmış kurum ve kuruluşlara müracaat edilmesi gerekmektedir. 6306 sayılı Kanun’un Uygulama Yönetmeliği’nin 6. maddesine göre Bakanlıkça lisanslandırılabilecek kurum ve kuruluşlar şunlardır:
- Kamu kurum ve kuruluşları,
- Üniversiteler,
- Sermayesinin en yüzde kırkı kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan şirketler,
- Depremden korunma, deprem zararlarının azaltılması ve deprem mühendisliğinin gelişmesine katkıda bulunmak gibi konularda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları,
- 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanuna göre Bakanlıktan izin belgesi almış yapı denetimi kuruluşları ve laboratuvar kuruluşları,
- 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu uyarınca inşaat, jeoloji ve jeofizik mühendisleri odalarına büro tescilini yaptırmış kurum ve kuruluşlar
Yapı maliki olmakla birlikte, yapıya ilişkin hak sahibi olan kiracılar ile intifa veya oturma hakkı sahiplerinin ise riskli yapı tespiti talebinde bulunabilmesi, Kanun uyarınca mümkün değildir.
2.2) Riskli Yapı Tespitinin Re’sen Yapılması
Kanun’da riskli yapı tespitinin öncelikle yapı malikleri veya kanuni temsilcileri tarafından yaptırılması kurala bağlanmış olmakla birlikte, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın süre vererek maliklerden yapıları için risk tespiti yaptırmalarını istemesi de mümkündür. Bakanlıkça verilen süre içerisinde malikler ya da kanuni temsilcilerince risk tespiti yapılmadığı takdirde, Bakanlık söz konusu yapıya ilişkin risk tespitini kendi personeli eliyle yapabileceği gibi, İdare’den (belediye, il özel idaresi) riskli yapı tespitinin yapılmasını isteyebilir. Bununla birlikte Bakanlığın hizmet alımı yapmak suretiyle özel sektöre de riskli yapı tespiti yaptırabilmesi mümkündür. İstanbul’da riskli yapı tespit raporları, yetki devri ile belediyeler tarafından oluşturulmaktadır.
3) Riskli Yapı Tespitinden Sonra Süreç Nasıl İşler?
3.1) Tespit Raporunun Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne Gönderilmesi
Uygulama Yönetmeliği’nin 7/4. maddesinde: “Riskli yapı tespitine ilişkin raporların bir örneği, tespit tarihinden itibaren en geç on iş günü içinde, tespiti yapan İdarece veya lisanslandırılmış kurum veya kuruluşça, tespite konu yapının bulunduğu ildeki İl Müdürlüğüne veya Bakanlıkça yetki devri yapılması durumunda İdareye gönderilir.” denmiştir. Anılan maddeye göre raporlar, İl Müdürlüğünce, Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde incelenir ve herhangi bir eksiklik tespit edilmesi halinde gerekli düzeltmeler yapılmak üzere raporu düzenleyen kurum veya kuruluşa iade edilir. Yapılan incelemede raporlarda herhangi bir eksiklik tespit edilmemesi halinde, İl Müdürlüğünce riskli yapı tespiti onaylanır.
3.2) Riskli Yapı Tespitinin Tapu Kütüğünün Beyanlar Hanesine İşlenmesi
Bir yapı hakkında düzenlenen risk tespit raporunda, yapı riskli çıkmış ve İl Müdürlüğünce eksiklik bulunmamışsa; ya da İl Müdürlüğünce veya tespite itiraz edilmesi sonucu itirazı inceleyen teknik heyetçe eksiklik bulunup da bu eksikliğin lisanslı kuruluş tarafından giderilmesi sonucunda yapı riskli çıkmış ve İl Müdürlüğünce rapor onaylanmışsa, İl Müdürlüğünce veya süreci yürütmesi halinde İdarece, tespit tarihinden itibaren en geç on iş günü içinde tapu kütüğünün beyanlar hanesinde yapının riskli olduğu hususu belirtilmek üzere, taşınmazın kayıtlı olduğu tapu müdürlüğüne bildirim yapılır. Tapu müdürlüğünce beyanlar hanesine “6306 sayılı Kanun gereğince riskli yapıdır, tarih ve yevmiye” şeklinde beyan yazılır.
Yine Uygulama Yönetmeliği’nin 7/5. maddesine göre tapu kütüğüne işlenen beyanlar hakkında, ilgili tapu müdürlüğünce ayni ve şahsi hak sahiplerine 7201 sayılı Tebligat Kanunu’na göre tebligat gönderilerek bilgi verilir. Tapu müdürlüğünce, ilgililere yapılacak bildirimin içerisinde tapu kütüğüne işlenen beyanların yanında riskli yapı tespit işlemine karşı tebligat tarihinden itibaren on beş gün içinde riskli yapının bulunduğu yerdeki Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne itiraz edilebileceği, aksi takdirde İdarece altmış günden az olmamak üzere verilecek süre içinde riskli yapının yıktırılması gerektiği belirtilir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, tapu müdürlüğünce riskli yapı tespit raporunun ayni ve şahsi hak sahiplerine tebliğ edilmediği, tebliğin konusunu ise sadece yapının riskli olduğuna dair işlem tesis edildiğine dair kaydın oluşturduğudur.
4) Riskli Yapı Tespitine Karşı İtiraz Yolu
4.1) İtiraz Usulü
Bakanlıkça veya İdarece re’sen ya da yapı maliklerinin istemleri üzerine düzenlenen rapor sonucu bahse konu yapının riskli olduğuna dair işlem tesis edilmiş ise, tapu müdürlüğü tarafından ayni ve şahsi hak sahiplerine yapının riskli olduğuna dair bir bildirim yapılır ve bu bildirimin tebliğinden itibaren malikler ya da kanuni temsilcileri tarafından riskli yapı tespit işlemine karşı on beş gün içinde Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne yazılı olarak itirazda bulunulabilir. Ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca yetkilendirilmiş ise ilçe belediyelerinin imar ve şehircilik müdürlükleri veya kentsel dönüşüm müdürlüklerine dilekçelerin verilmesi de mümkündür. Bu halde tespit raporu ile birlikte itiraz dilekçeleri, belediye tarafından İl Müdürlüğü’ne gönderilir.
İtirazın on beş gün içerisinde ve mutlaka dilekçe ile yapılması zorunludur. Sözlü itirazlar dikkate alınmamaktadır. Buradaki on beş günlük süre hak düşürücü niteliktedir. Ayrıca itirazın süresi içerisinde ve yine yapı malikince yapılıp yapılmadığı İl Müdürlüğünce re’sen kontrol edilir. Kontrol üzerine süresi içinde yapılmadığı anlaşılan itirazlar ile yapı malikince veya malikin vefat etmiş olması halinde mirasçılarınca yapılmadığı anlaşılan itirazlar işleme alınmaz.
Öte yandan itiraz hakkı yalnız yapı maliklerine ya da kanuni temsilcilerine ait olup bunlar dışında sınırlı ayni hak ya da şahsi hak sahiplerinin itiraz etme hakkı bulunmamaktadır. Bu bağlamda, ipotek hakkı sahibi, intifa veya oturma hakkı sahiplerinin, kiracıların, lehine haciz ya da ihtiyati tedbir şerhi konulan kişilerin riskli yapı tespitine karşı itiraz hakkı bulunmamaktadır.
4.2) İtirazın İncelenmesi ve Sonucu
Teknik heyet, itiraz dilekçesinde gösterilen itiraz sebebi ile bağlı olmaksızın, riskli yapı tespit raporunun teknik yönden bütün unsurları ile Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esaslar’a uygun olarak hazırlanıp hazırlanmadığını inceler. Riskli yapı tespit raporunda teknik yönden eksiklik bulunması halinde gerekli düzeltmelerin yapılması için raporun lisanslı kurum veya kuruluşa gönderilmesine karar verilir ve rapordaki eksikliklerin tamamının düzeltmesinin sağlanmasından sonra yapının riskli ya da risksiz olduğuna ilişkin nihai karar verilir.
5) Tahliye ve Yıkım Süreci
Risk tespit işlemi ile ilgili tebligatları yapılmış ve itiraz süreleri tamamlanmış bir yapı için taşınmazın bağlı bulunduğu belediye tarafından tebligat yoluyla riskli olarak tespit edilen taşınmazın maliklerine altmış günden az olmamak üzere süre verilerek yapının yıktırılması istenir. Malikler, kendi aralarında yapacakları anlaşma çerçevesinde yapının yıkımını sağlayabilecekleri gibi yıkım sonrası yeniden inşa sürecinde anlaşılacak müteahhit firmanın yıkımı gerçekleştirmesini de kararlaştırabilirler. Bu noktada masrafın maliklere mi yoksa müteahhit firmaya mı ait olacağı hususu, tarafların yapacağı anlaşmaya bağlı olacaktır.
Belediye tarafından maliklere yapılacak tebligatta ayrıca, var ise, riskli yapıyı kiracı veya sınırlı ayni hak sahibi olarak kullananlara tahliye için malik tarafından bildirim yapılması gerektiği bildirilir. Bu bildirim herhangi bir şekle tabi değildir; fakat bildirimin yapıldığının ispatı açısından yazılı şekilde, mümkünse iadeli taahhütlü olarak yapılması uygun olacaktır. Malik tarafından kiracı veya sınırlı ayni hak sahibine tahliye için bildirim yapılmadığının tespit edilmesi halinde bildirim İdarece yapılır.
Yapı maliklerine belediyece verilen altmış günlük süre içerisinde riskli yapının yıktırılıp yıktırılmadığı mahallinde kontrol edilir ve riskli yapı, malikleri tarafından yıktırılmamış ise, ikinci bir tebligat yapılarak otuz günden az olmamak üzere verilecek ek süre içerisinde yapının yıktırılması istenir. Uygulamada ise ek süre olarak doğrudan otuz gün verilmekte, daha az ya da daha fazla bir süre verilmemektedir.
Yapı maliklerinin verilen süreler içerisinde yıkım ve tahliye konusunda anlaşarak belediyeye müracaatı üzerine, belediye tarafından yıkım ruhsatı düzenlenir. Belediye tarafından yıkım ruhsatının düzenlenebilmesi için, yapı maliklerinden biri veya birkaçının veya bunların vekillerinin müracaatının olması gerekmektedir. Müracaatta ayrıca yıkılacak yapının tahliye edildiğine ve elektrik, su ve doğalgaz hizmetlerinin kapatıldığına dair ilgili kurum ve kuruluşlardan alınmış belgelerin sunulması ve yıkım sorumlusu olarak statik fenni mesulün belirlenmiş olduğunun belgelenmesi gerekmektedir. Bu durumda, yıkım için müracaatta bulunan malik ya da maliklerin dışında kalan diğer maliklerin muvafakati aranmaksızın altı iş günü içerisinde yıkım ruhsatı düzenlenir.
Verilen süreler içerisinde maliklerin yıkım konusunda anlaşamaması ve bu sebeple riskli yapının yıktırılmamış olması halinde İl Müdürlüğünce durum, mülki amire bildirilir ve bu riskli yapının tahliyesi ve yıktırma işlemleri, mülki amir tarafından sağlanacak kolluk kuvveti desteği ile belediyece yapılır veya yaptırılır. Bu şekilde bir tahliye ve yıkım işlemi yapılmadan önce belediye tarafından ilgili kurum ve kuruluşlardan riskli yapıya elektrik, su ve doğalgaz verilmemesi ve verilen hizmetlerin durdurulması istenir. Belediyenin talebi üzerine, ilgili kurum ve kuruşların riskli yapılara verilen elektrik, su ve doğal gaz gibi hizmetleri durdurması zorunludur.
Bakanlık veya İdare tarafından gerçekleştirilen yıkımın masraflarından yapı malikleri payları oranında sorumludur. Bakanlık veya İdare tarafından yapılan veya yaptırılan riskli yapı tespit, tahliye ve yıktırma masraflarının, payları oranında maliklerden 6183 sayılı Kanun’a göre tahsil edileceği düzenlenmiştir.
6) Riskli Yapı Tespitine Karşı Dava Yolu
6.1) Riskli Yapı Tespitinde Başlıca Hukuka Aykırılık Halleri
İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından bahisle menfaatleri ihlal edilenler tarafından iptal davaları açılabilmektedir. Belediyenin ya da il özel idaresinin riskli olarak tespit edilen bir yapının tahliyesi ve yıkımı için maliklere gönderdiği tahliye ve yıkım kararı bir idari işlem olduğundan bu işleme karşı yapının bulunduğu ilin bağlı bulunduğu yargı çevresindeki idare mahkemesinde otuz gün içerisinde bakanlık ve İdareye karşı İYUK’a göre dava açılabilmesi mümkündür.
Burada önemli olan husus, tahliye ve yıkım kararına karşı açılacak iptal davasının konusunu, riskli yapı tespit işleminin oluşturmadığıdır. Bir diğer ifadeyle, itiraz süresi sona ermiş bir riskli yapı tespit işleminin, sonraki uygulama işlemi olan tahliye ve yıkım kararı ile birlikte dava konusu edilmesi mümkün değildir. Zira risk tespit işlemi ile ilgili tebligatları yapılmış ve itiraz süreleri tamamlanmış bir yapı için artık tahliye ve yıkım işlemlerinin gerçekleştirilmesi gerektiğinden bu noktada malikler tarafından ancak İdare’nin tahliye ve yıkım kararına karşı dava açılabilir. Bu davada ise, yapının riskli yapı olmadığı yönündeki iddialar ileri sürülemeyecek; yapının neden tahliye edilmeyeceği ve yıkılmayacağının gerekçelendirilerek ispatı gerekecektir. Söz gelimi, yıkım için verilen süreler içerisinde yapının güçlendirilmesi işlemlerinin Kanun ve Uygulama Yönetmeliği’ne uygun bir şekilde yapılmasının ve güçlendirme işlemlerinin devam etmesinin, İdare’nin tahliye ve yıkım kararına karşı bir iptal sebebi olarak ileri sürülebilmesi pekâlâ mümkündür.
Uygulamada ise, tebligatlara rağmen riskli yapı tespit işlemine karşı itiraz etmeyen ya da dava açmayan maliklerin, İdare’nin tahliye ve yıkım kararına karşı açtığı davalarda riskli yapı tespit işleminin de iptal edilmesini talep ettiği ve talebin mahkemelerce süreaşımı yönünden reddedilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verildiği görülmektedir.
6.2) Davacı
Riskli yapı tespit işlemine (tahliye ve yıkım kararına) karşı açılacak davalarda, sadece mülkiyet hakkına sahip gerçek veya tüzel kişi olan maliklerin dava açma ehliyetleri bulunmaktadır. Zira bu iptal davalarında aranan objektif ve sübjektif hak ehliyetinin bir arada bulunması şartı, yalnızca maliklerde gerçekleşmektedir. Bu bağlamda, paylı mülkiyete tabi yapılarda her bir paydaş, elbirliği mülkiyetine tabi yapılarda her bir ortak ve kat mülkiyetine tabi yapılarda her bir kat malikinin dava açma ehliyeti bulunmaktadır. Öte yandan, maliklerin dışında, ipotek hakkı sahibinin, intifa veya oturma hakkı sahiplerinin, kiracıların, lehine haciz ya da ihtiyati tedbir şerhi konulan kişiler ile başkaca kişilerin riskli yapı tespit işlemine karşı açılacak davalarda mülkiyet hakları bulunmadığı için davacı sıfatına sahip olabilmeleri mümkün değildir. Nitekim bu kişilerin iptal davası açmasında sübjektif hak ehliyetleri bulunmamaktadır. Buna rağmen, bu kişiler tarafından iptal davası açılması halinde, mahkemece İYUK’un 14. maddesi uyarınca yapılacak ilk inceleme üzerine davanın ehliyet yokluğu nedeniyle reddine karar verilir.
6.3) Davalı
6306 sayılı Kanun’a göre tesis edilen riskli yapı tespit işlemi, maliklerin öncelikle masrafları kendilerine ait olmak üzere yaptıracakları risk tespiti sonucu düzenlenen raporun, Valilik bünyesinde bulunan Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce onaylanması ile kesinlik kazanmaktadır. 6306 sayılı Kanun uyarınca, riskli yapı tespit işlemlerinin uygulayıcısı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’dır. 6306 sayılı Kanun’un 6/12. maddesi uyarınca Bakanlık, bu Kanun’da belirtilen iş ve işlemlere ilişkin olarak TOKİ’ye veya İdareye yetki devrine ve bu iş ve işlemlerden hangilerinin TOKİ veya İdare (belediye ve il özel idaresi) tarafından yapılacağını belirlemeye yetkilidir.
Bu bilgiler ışığında, riskli yapı tespit işlemlerine karşı açılacak iptal davalarında uygulamayı gerçekleştiren Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İl Valiliği (Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü) ve yetki devri var ise, ilgili idare (belediye ya da il özel idaresi) davalı olarak gösterilmelidir. Dava dilekçesinde davalının yanlış veya eksik gösterilmesi halinde ise, mahkemece re’sen doğru hasım tespit edilir ve bir ara kararı ile husumet doğru hasma yöneltilir.
6.4) Dava Açma Süresi
6306 sayılı Kanun uyarınca Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce tesis edilen riskli yapı tespit işlemi, tapu kütüğünün beyanlar hanesine işlenmesi ve maliklere bildirim yapılması amacıyla tapu müdürlüğüne gönderilmektedir. Tapu müdürlüğü ise, maliklere yaptığı bildirimde riskli yapı tespit işlemine karşı on beş gün içerisinde İl Müdürlüğü’ne itiraz edilebileceğini belirtmekte; ancak davanın açılacağı mercii ve süresini bildirmemektedir. 6306 sayılı Kanun’un 6/9. maddesinde, bu Kanun uyarınca tesis edilen idari işlemlere karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde 06.01.1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca dava açılabileceği belirtilmektedir.
Öte yandan 6306 sayılı Kanun uyarınca tesis edilen riskli yapı tespit işlemine karşı itiraz, zorunlu nitelikte olmayıp ihtiyari itirazdır. Bu sebeple, malikler, riskli yapı tespit işlemine karşı doğrudan dava açabilecekleri gibi, itiraz üzerine verilecek karara göre de dava açabilirler. Maliklerin on beş gün içerisinde itiraz etmesi durumunda, İYUK’un 11. maddesi gereği bu itiraz ile işlemeye başlamış olan dava açma süresi durur. İtirazı inceleyen teknik heyet, altmış gün içerisinde olumsuz bir yanıt verir ya da bu süre içinde herhangi bir yanıt vermemesi üzerine itirazın zımnen reddedildiği kabul edilir ise, olumsuz yanıtın verildiği tarihten ya da altmışıncı günün sonundan itibaren dava açma süresi kaldığı yerden işlemeye başlar. İtiraz edilen tarihe kadar geçen süre hesaba katılır ve kalan süre içerisinde davanın açılması gerekir. Burada önemli olan, dava açma sürelerinin ve varsa itirazların dava açma sürelerine etkisinin, her bir malik için tebliğ tarihinden itibaren ayrı ayrı belirleneceğidir.
6.5) Görevli Mahkeme
6306 sayılı Kanun’da riskli yapı tespit işlemlerine açılacak davalar bakımından görevli mahkemenin tespiti için ayrık ve özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu açıdan, riskli yapı tespit işlemine karşı açılacak iptal davalarında görevli mahkeme, idare mahkemeleridir. Zira riskli yapı tespit işlemleri, vergi mahkemeleri ile Danıştay’ın görev alanına girmemekte olup 2576 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca, idare mahkemelerinin görev alanında kalmaktadır.
6.6) Yetkili Mahkeme
Taşınmaz mallara ilişkin davalarda yetkiyi düzenleyen İYUK’un 34. maddesine göre tahdidi olmamak kaydıyla, imar, kamulaştırma, yıkım, işgal, tahsis, ruhsat ve iskân gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasında veya bunlara bağlı her türlü haklara veya kamu mallarına ilişkin idari davalarda yetkili mahkeme, taşınmaz malların bulunduğu yer idare mahkemesidir. Ayrıca köy, belediye ve özel idarelerini ilgilendiren mevzuatın uygulanmasına ilişkin davalar ile sınır uyuşmazlıklarına ilişkin davalarda yetkili mahkeme, mülki idari birimin, köy, belediye veya mahallenin bulunduğu ya da yeni bağlandığı yer idare mahkemesidir. Bu açıklamalar ışığında, riskli yapı tespit işlemine karşı açılacak iptal davalarında yetkili mahkeme, riskli yapının bulunduğu yer idare mahkemesi; riskli yapının bulunduğu ilde idare mahkemesinin bulunmaması halinde ise yargı çevresine dâhil olduğu ildeki idare mahkemesidir.
6.7) İptal Kararının Hüküm ve Sonuçları
İdare mahkemelerinden verilen iptal kararları, kesinleşmesi gereken kararlardan olmadığı için, idarenin, kararın kendisine tebliğinden itibaren otuz gün içerisinde iptal kararının icaplarını yerine getirmesi gerekir. Ancak bu otuz günlük süre, idarenin bu süreyi sonuna kadar kullanabileceği anlamına gelmemektedir. İdarenin, mümkün olan en kısa süre içerisinde iptal kararının icaplarını yerine getirmesi gerekmektedir.
Yargılama sonucunda mahkemece işlemin iptali yönünde karar verilmesi halinde, idare tarafından tesis edilen riskli yapı tespit işlemi geçmişe etkili olarak kendiliğinden ortadan kalkar. İdarenin iptal kararını uygulamak için ayrıca bir işlem tesis etmesine gerek bulunmamaktadır. İptal kararının uygulanması için Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce tapu müdürlüğüne bildirim yapılarak riskli yapı tespitine ilişkin beyan kaldırılır. Karara karşı istinaf yoluna gidilip de istinaf mahkemesince verilen karar bozulmadıkça ya da yapının risk durumu ile ilgili yeni bir durum ortaya çıkmadıkça, aynı yapı için yeniden riskli yapı tespiti yapılamaz.
Riskli olarak tespit edilen yapının birden çok maliki bulunduğu takdirde, maliklerden birinin açtığı davada verilen iptal kararının etkisi, yapının tamamını kapsar ve bu sebeple, dava açmamış diğer malikler de bu iptal kararından yararlanır. Diğer maliklerin aynı işleme karşı dava açmış olması halinde ise, ilk verilen iptal kararı, bu davaları da etkisi altına alır.